“Bir öğrenci alır mısınız şoför bey”
Karanlık ve soğuk bir akşam . Gidişat desen ; o da ayrı bir alem . Yani , ne sen sor ne de ben söyleyeyim . Tam o hesap anlayacağın . Cama yanağımı dayayıp dışarıyı seyretmek en sevdiğim şeylerdendir ama gel gör ki buna bile cesaretim yok . Tam geçerken yan sokağın karartısında metalik bir parlama dikkatimi çekiyor . Hemen ardından tüm sokağı dolduruyor ağlamaklı bir çığlık . Bir an o metalik parıltı bana saplanmış gibi hissediyorum soğuk acısını . Biraz acı , hafif bir yanma , feci bir baş dönmesi . Alkolden olsa gerek diyorum kendi kendime . Zaten binerken de bazıları garip garip bakmışlardı . Anılar can buluyor gözlerimde . İlk aşkım , üniversiteyi kazandığımı öğrendiğim an , en yakın arkadaşımı toprağa verişimiz . . . Midem bulanıyor sanki . Ben yine alkoldendir diyorum . Bu kadar çok içmemeliydim . Bir kez daha hissediyorum aynı acıyı . Bu seferki daha keskin . Sanırım bayılıyorum diyorum kendi kendime . İlerideki köprüyü geçince diyorum , ilerideki köprüyü geçince evdeyim . Önce güzel bir duş , ardından acı bir kahve . Sabaha hiçbir şeyim kalmaz . Köprünün başında daha önce hiç görmediğim bir şeyler var .
“Kaptan … . . .. Kö .. p..rü .. .. başında “ , ahhh , midem , “in … . ..diri .. . rmisin” . Ve hemen ardından dışarıdayım . Üzerimde bir ıslaklık , bir ağırlık ve acı bir huzur . Islaklığa ve ağırlığa lafım yok . Her zaman benimledirler . Fakat hiç bana selam bile vermeyen huzurun burada ne işi var diye düşünmeden edemiyorum . Bugüne kadar hiç bulamadığım bir şeyin şu an içimde hissetmenin şaşkınlığını yaşıyorum . Eskiden köprünün başında tabelalar vardı . Şimdi ise iki ışık süzmesinden başka bir şey yok . Yaklaşıyorum . O iki ışık süzmesi gitgide daha da aydınlık oluyor . Gözlerim yanıyor . İlerliyorum . Işığın içinden bir ses geliyor : “Gel evlat “
Anlıyorum . . .
Huzur , sonsuz huzur . Sevinmek istiyorum . Yapamıyorum . Ağlamak geliyor içimden , haykırmak , isyan etmek . Nafile .
Anlıyorum . . .
“Bu kadar mıydı” diyorum , “Bu kadar mıydı ızdırabın , sevincin , kederin ?” . “Gel evlat , gel” .
Kabulleniyorum . . .
Son demlerim , gülmeye zorluyorum yüzümü bu dünyanın çilesine karşı .
Başarıyorum . . .
Gözlerimde yaşanması gerekenlerin hüznü ve gözyaşıyla . . .