Azthur önündeki örümceğin kafasına baltasını sapladı."Cehenneme git şeytanın çocuğu..." diye mırıldandı son kez.Etrafına baktı altı tane örümcek leşi,altı tane kocaman,işe yaramaz hayvan cesedi vardı,hepsine tek tek baktı sonra tekrar mırıldanmaya başladı:
"Altı tane pis örümcek leşi,
Altı tane işe yaramaz hayvan cesedi,
Ormanın pisliği,şeytanın işi,
Altı tane aptal örümcek leşi..."
İç geçirdi ve yola koyuldu,biliyordu,eğer burada fazla zaman kaybederse daha çok aptal örümcek başına üşüşecekti.Hem daha Cüce Krallığına çok vardı,içinde olduğu ormanı geçmesi gerekiyordu."Eminim daha önce buraya hiçbir elf buraya adım atmamıştır!" demesiyle "Orada dur bakalım,seni küçük gnom!" sesini duyması bir oldu.Azthur sinirle arkasını döndü,"Ey beni gnom diye çağıran akılsız elf,söyle bakalım kaçmak için zaman ister misin?" dedi hışımla,"Hayatında hiç mi cüce görmedin?".Elf karşılık verdi "Afedersin,o kadar küçüksün ki,aradaki farki fark edemedim."."Sanırım kaçmak için zaman istemiyorsun elf,doğru mu anlamışım?" dedi Azthur,"Tamam tamam,kızma.Biraz eğlendim o kadar!" dedi elf,"Yorgun görünüyorsun,köyümüze gelip biraz dinlenmek ister misin?"."Örümcekler tarafından parçalanmayı yeğlerim." dedi Azthur ama elf kararlıydı "Pekiyi,sen kabul edene kadar teklifimi,sen nereye gidersen ben de geliyorum!".Azthur yürüdü,yürüdü.Önüne yolunu kapatan bitkiler çıktı,kesti.Yabani hayvanlar çıktı,yendi.O bunları yaparken elf sadece uzaktan izledi,gece oldupunda Azthur bir kamp kurmaya karar verdi,etraftan topladığı çalı-çırpıyla bir ateş yaktı,sonra bir çukur açtı,zırhını içine toprak giymesin diye bir kumaşa sardı,sonra çukura koyup oraya gömdü,sonra çukurun üstüne getirdiği kıyafetlerden bir tomarı yastık olarak kullanarak yattı.Elf hala bir ağacın üstüne oturmuş onu izliyordu,bunu görebiliyordu Azthur önce bir küfür savurdu,az sonra bir şarkı mırıldanmaya başladı.Elf suskunluğunu bozdu,,"Lütfen susar mısın ufaklık,burada uyumaya çalışıyorum."."Eğer sesimden rahatsız oluyorsan neden köyüne gitmiyorsun?" diye cevap verdi Azthur.Sonra elf biraz daha sustu,tam Azthur uykuya dalacaktı ki konuşmaya başladı,o kadar çok ve yüksek sesle konuşuyordu ki Azthur en sonunda "Üstümüze bütün ormanı çekmek mi istiyorsun?" dedi.Elf,"Köye gelirsen ağzımı kapatırım,söz veriyorum." dedi."Tamam,susacaksan kabul.Ama şimdi değil,sabah olunca yola çıkarız." diye cevap verdi isteksizce.
Ah,sabah güneşinin o uyanman gerektiğini hatırlatan tatlı sıcaklığı,göz yoran ama güzel ışığı...Azthur gözlerini açmak istemedi,elf köyüne gitmek istemiyordu,eğer oraya giderse o kadar elfin arasında çıldıracağından korkuyordu,gözlerini kapattı,tekrar uyumak istedi ama elf buna izin vermedi,"Kalk bakalım uykucu,bana bir söz verdin,şimdi bu sözü tutma zamanı!" diye bağırdı oturduğu ağacın üstünden.Azthur isteksizce kalktı,kıyafet tomarını yavaşça küçük çantasına koydu,çukuru açtı ve zırhını giydi,aldığı önlem işe yaramıştı,zırh tertemizdi.Baltasını da zırhının arkasına taktıktan sonra elfe seslendi,"Söyle bakalım,neden beni çağırıyorsun köyüne?".Elf cevap verdi,"Neden olacak,biraz dinlenirsin diye düşündüm.",Azthur durdu,o durunca elf de durdu,Azthur bir kaşını kaldırdı ve "Cidden mi?" dercesine elfin suratına baktı.Elf bir anda ciddileşti,yüzündeki gülümseme kayboldu ve konuşmaya başladı,"Tamam,köyümüze bir kaç gündür yağmacılar saldırıyor,savaşabilecek erkeklerimiz var,senden isteğim onları eğitmen,sadece bu,eğer onları eğitirsen yağmacılara karşı koyabiliriz,ne diyorsun?","Silahınız,zırhınız var mı?","Var ama söylediğim gibi,kullanmasını bilen yok.","Tamam o zaman,bir kaç günümü ayırabilirim sanırım.".Şans eseri köy yolunda karşılarına hiç bir tehlike çıkmadı,köye vardıklarında bir sürü elf çocuğu (ki çoğu Azthur'dan uzundu.) etraflarını sardı,Azthur'un işlemeli,altın zırhına hayran kalmış gibi gözüküyorlardı.Aralarından biri sordu "Amca,sen bir gnom musun?",Azthur önce çocuğa uzunca baktı ve sonra "Siz elfler hiç mi cüce görmezsiniz?" diye homurdandı.Sonra kendisini getiren elfe döndü "Söyle bakalım çaylaklarım nerede?",Elf "hemen dönerim" der gibi bir hareket yaptı ve onu orada çocuklarla bıraktı,çocuklar sürekli sorular soruyordu,Azthur onların sorularını elinden geldiğince cevapladı.On dakika sonra elf yanında yaklaşık 15 genç elf erkeğiyle geri döndü,Azthur elflerin yüzlerine baktı ve sonra sordu "Söyleyin bakalım kızlar,hanginiz silah tutmayı biliyor?",cevap vermeyince bir küfür savurdu ve "Gelin bakalım çaylaklar,size biraz sanat öğreteyim." dedi.Sonralarda geçen yaklaşık on gün boyunca Azthur elflere basitçe kılıç ve kalkan kullanmayı,zırh taşımayı ve savaş hamlelerini öğretti,sonra yola koyulması gerektiğini söyledi,Elf (Azthur adının Arandur olduğunu öğrenmişti.) "Emin misin Azthur,burada istediğin kadar kalabilirsin?" dedi.Azthur cevap verdi "Burada,elflerin arasında mı?Şaka yapıyor olmalısın Arandur!" diye cevap verdi Azthur.Elfler ona erzak ve iyi dileklerini verdiler.Azthur askerlerini ve Arandur'u selamladı,sonra "Bekle beni Cüce Krallığı,sana geliyorum..." diye mırıldandı kendi kendine...
Konu: Azthur Morunt 
Perş. Ağus. 12, 2010 7:59 pm
